Devalüasyon Nedir? Türkiye’de Uygulanan Devalüasyonlar

Bu yazımızda devalüasyon kavramını ele alacağız ve Türkiye’deki uygulamalarına göz atacağız. Neticede devalüasyon nedir? sorusu hakkında detaylı bilgiye sahip olacaksınız. Bunun için bahsedilecek olan kavramlar olabildiğince kısa ve anlaşılabilir bir şekilde aktarılmaya çalışılacaktır.

Devalüasyon Nedir?

Kısaca devalüasyon, bir ülkenin kendi para biriminin değerini bilerek ve isteyerek düşürmesine denir. Peki bir ülke buna neden ihtiyaç duyar? Bir ülke neden bilerek ve isteyerek para biriminin diğer para birimlerine karşı değerinin düşmesine izin verir? Bunun en büyük sebebi o ülkenin döviz girdisine ihtiyaç duymasıdır. Eğer bir ülke ödemeler bilançosu açığı veriyorsa bu açıkları kapatmak için devalüasyon uygulamasına gidilebilir. Ödemeler açığı ise ithalatın ihracattan fazla olması durumunda gerçekleşir. Devalüasyonlar iki temel nedene dayanarak yapılabilir (Altınok ve Çetinkaya, 2003):

  1. İstikrar temini için yapılan devalüasyon,
  2. İhracatı desteklemek için yapılan devalüasyon.

Örnek olarak, 100 Milyar $ ithalatı ve 50 Milyar $ ihracatı olan bir ülke düşünelim. Bu ülke oldukça fazla ithalat yapmaktadır ve hiçbir şekilde ithalat-ihracat dengesinden söz etmek mümkün değildir. Bu noktada, ihracat kalemini kısa vadede yukarı çekebilmenin yani ticari dengeyi sağlayabilmenin en iyi yolu devalüasyondan geçmektedir. Çünkü bir ülkenin para birimi değer kaybettiğinde o ülkede üretilen mal ve hizmetlerin fiyatları diğer ülkelere göre ucuzlar ve bu da diğer ülkelerin bazı mal ve hizmetler için rotasını belirli miktarda bu ülkeye çekmesini sağlayabilir. Ayrıca, ithal mallar da döviz bazlı olduğu için daha da pahalanacak ve bu da bazı zaruri olmayan mallarda ithalatı düşürecektir. Ya da bazı ithal malların yerli alternatiflerine kayma olacaktır.

💡 Popüler İçerik! 😊

Aracı kurum sitelerinde veya birçok borsa platformunda hisse senetlerinin günlük, aylık veya yıllık kazançlarını görüntüleyebiliyoruz. Fakat 2 yıllık, 3 yıllık veya 5 yıllık getirilerini paylaşan bir kaynak bulunmamaktadır. Bundan dolayı Borsa ve Yatırım ekibi olarak hisselerin yıllık getirileri tek bir tablo haline getirildi.

Hisselerin yıllık getirilerini güncel bir şekilde incelemek için "Hisselerin Tarihsel Getirileri" içeriğimizi inceleyebilirsiniz

Devamını incele...
#Hisse2022'den
beri %
2020'den
beri %
2017'den
beri %
1 LYDYE LYDYE 3286.8 168538 148795
2 RAYSG RAYSG 3566.6 14694.9 87138.6
3 YAPRK YAPRK 1683.9 16641.1 66864.6
4 INTEK INTEK 1298.9 21299.3 55140.1
5 UFUK UFUK 3249.6 23775.6 53934.3

Bunun sonucunda ülkeden döviz çıkışı bir miktar azalacaktır. Dolayısıyla, belirli bir süre sonra ithalat-ihracat dengesi bir nebze olsun dengeye ulaşacaktır. Fakat devalüasyon uygulaması yapan ülkenin bazı önlemleri de alması gerekmektedir. İthal malların fiyatı o ülke para birimi cinsinden yükseleceğinden dolayı maliyet enflasyonu ortaya çıkacaktır. Devalüasyon uygulayan ülkenin bu maliyet enflasyonunun önüne geçerek iç fiyatları sabit tutması gerekmektedir. Benzer şekilde, ihraç mallarının stoklarının bulunması ve bu malların arzını çoğaltıcı uygulamalara başvurması gerekmektedir.

Özetlemek gerekirse, devalüasyon uygulayan bir ülkede uygulama ithalatı düşürücü etkiye sahiptir ve döviz tasarrufuna neden olur. Ayrıca bu uygulama ihracatı artırıcı etkiye sahiptir ve ülkeye daha fazla döviz girdisi sağlar. Bir ülkenin darboğazdan kurtulmak için devalüasyon yapabilmesi için en uygun zemini hazırlaması gerekmektedir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir (Çelebi, 2001):

  • Devalüasyon yapılacak zamanın iyi bir şekilde seçilmesi,
  • Ekonomi için en optimal devalüasyon oranının belirlenmesi,
  • Alınan kararların uygulanmasında dikkatli olunması,
  • İhraç mallarının arzını artırıcı operasyonların yapılması,
  • Devalüasyon sonrası fiyatların yükselmesinin önüne geçen operasyonların yapılması.

Türkiye’de Devalüasyon Uygulamaları

1931 Devalüasyonu

Aslında 1931 yılında yapılan operasyonun devalüasyon sınıfına girip girmediği literatürde çok fazla tartışılmıştır. Fakat genel kanı 1931 yılında doların 2,11 TL’ye çıkartılmasını bir fiyat güncellemesi olarak görmektedir. Bu yazımızda 1931 dolar kuru güncellemesine yer vermemizin sebebi, internette veya akademik makalelerde bu noktaya vurgu yapılmasından kaynaklanmaktadır. Yine de isterseniz gelin o tarihlerdeki ithalat ve ihracat dengesine bir bakalım.

Yılİhracat (Bin $)İthalat (Bin $)Fark (Bin $)*USD Ort. Kuru
192696.437121.411-24.9741,93
192780.749107.752-27.0031,93
192888.278113.710-25.4321,93
192974.827123.558-48.7312,07
193071.38069.5401.8402,07
193160.22659.9352912,11
193247.97240.7187.2542,11
193358.06545.09112.9741,66
193473.00768.7614.2461,66
193576.23270.6355.5971,26
193693.67073.61920.0511,26
1926-1936 Yıllarındaki Türkiye’nin ithalat ve ihracat rakamları ve o tarihlerdeki dolar kuru
* Dış ticaret dengesi
Kaynak: Altınok ve Çetinkaya, 2003; Çelebi, 2001; TÜİK; Oran (2001)

Yukarıdaki tabloda bin ABD doları biçiminde Türkiye’nin ihracat ve ithalat sayıları görülmektedir. Tablonun en sağında o yıla ait dolar kur değeri yer almaktadır. İthalat ve ihracat farkı 1929 buhranına kadar oldukça düşüş gösterirken (cari açık) 1930’dan sonra artıya geçmiş (cari fazla) ve 1931 dolar kuru güncellemesinden sonra bariz bir şekilde dış ticaret dengesi pozitif yönde seyretmiştir. 1933 yılında doların bir anda 1,66 ve iki yıl sonra 1,26’ya düşmesinin nedeni 5 Nisan 1933 tarihinde ABD Başkanı Roosevelt’in kararı ile doların altın standardından ayrılmasıdır. Bundan sonraki dönemde TL dolar karşısında değer kazanmaya başlamıştır (Oran, 2001). Türkiye tarihine baktığımızda teorik olarak devalüasyon kavramı bariz bir şekilde ilk defa 7 Eylül 1946 yılında gerçekleştirilen devalüasyon olmuştur.

1946 Devalüasyonu

İkinci Dünya Savası sonrası ekonomide yukarıda bahsettiğimiz devalüasyonu gerektirecek önemli bir gelişme yoktu. Aşağıdaki tablodan görüleceği üzere 1944 yılında Türkiye cari fazla (ihracatın ithalattan fazla olması) vermişken 1945 yılında daha yüksek bir cari fazla değerine sahip olmuştur. 7 Eylül 1946 tarihinden önce belirlenmiş olan dolar kuru 7 Eylül’de yaklaşık %116 değer kaybettirilerek (1945: 1,30 TL; 1956: 2,82 TL) devalüasyon gerçekleştirilmiştir. 1946 yılının sonunda ihracat kalemindeki artış barizken ithalattaki artış da durdurulamamıştır. O tarihte yönetimde olan Recep Peker hükümetinin en temel hedefi dış ticareti canlandırmak ve üretimi arttırarak ihracatı yükseltmekti (Çelebi, 2001). Ayrıca Altınok ve Çetinkaya’ya (2003) göre IMF’ye üye olmanın öncesinde yapılacak olan devalüasyonun en önemli gerekçesi, IMF’ye girdikten sonra IMF’ye dayandırılarak kur artışlarının yapılacağı yeni bir döneme avantajlı girebilmekti (Türkiye IMF’ye 11 Mart 1947’de üye olmuştur).

Aşağıda verilen dış ticaret tablosuna bakıldığında 1946 yılına kadar cari fazla veren Türkiye ekonomisi 1947 yılında 21 Milyon $ cari açık vermiştir ve bir sonraki yıl olan 1948’de 78 Milyon $ cari açık vermiştir. Oldukça olumsuz sonuçlanan bu devalüasyon neticesinde:

  • Bütçe açığı yükseldi
  • Nakit hacmi yükseldi
  • Türk Lirası’nın satın alma gücü düştü
  • İthalat yükseldi
  • İhracat 1946 ve 1947 yılında yükselse de 1948 yılında düştü
  • Cari fazla veren Türkiye artık cari açık vermeye başladı
Yılİhracat (Bin $)İthalat (Bin $)Fark (Bin $)*USD Ort. Kuru
1944177.952126.23051.7221,31
1945168.26496.96971.2951,30
1946214.580118.88995.6912,82
1947223.301244.644-21.3432,82
1948196.799275.053-78.2542,82
1949247.825290.220-42.3952,82
1944-1949 Yıllarındaki Türkiye’nin ithalat ve ihracat rakamları ve o tarihlerdeki dolar kuru
Kaynak: TÜİK
*Dış ticaret dengesi

1958 Devalüasyonu

İhracatı yükseltmek için Türkiye’deki malların yabancılara daha cazip gelmesi, Türk lirasının dış piyasadaki değer kaybının ülke itibarını sarsmasının önüne geçmek ve karaborsa döviz fiyatını önlemek amacıyla 1946 devalüasyonunu ağır bir şekilde eleştiren ve 4 Ağustos 1958 tarihinde iktidarda olan Demokrat Parti yüksek oranlı bir devalüasyon uygulamasına gitmiştir. Bir nevi IMF’nin zorlamasıyla ve mevcut şartların getirdiği neticelerle o tarihte devalüasyon kaçınılmaz olmuştur. Devalüasyon ilk başta 1954 yılında gündeme gelmişti fakat o zamanın hükümeti bu konuda isteksiz davranmıştı. Bu isteksizlik de 1954-1958 yıllarının krizle geçmesine neden olmuştur (Altınok ve Çetinkaya, 2003). 2,82 TL olan dolar kuru o tarihte yaklaşık %219’luk yükselişle 9 TL’ye çıkartılmıştır. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere 1958 yılı sonrasında ihracat artsa da ithalatta azalma gerçekleşmemiştir. 1946’dan 1958 yılına kadar cari açık veren Türkiye’nin cari açığı 1958 yılında iki yıl önceye göre düşmüş olsa da sonradan hızlı bir şekilde artmaya devam etmiştir. Neticede arzulanan ekonomik denge sağlanamamıştır.

Yılİhracat (Bin $)İthalat (Bin $)Fark (Bin $)*USD Kuru
1954334.924478.359-143.4352,82
1955313.346497.637-184.2912,82
1956304.990407.340-102.3502,82
1957345.217397.125-51.9082,82
1958247.271315.098-67.8279,00
1959353.799469.982-116.1839,00
1960320.731468.186-147.4559,00
1961346.740507.205-160.4659,00
1954-1961 Yıllarındaki Türkiye’nin ithalat ve ihracat rakamları ve o tarihlerdeki dolar kuru
Kaynak: TÜİK
*Dış ticaret dengesi

1970 Devalüasyonu                   

Bu tarihte devalüasyon yapılmasının en temel sebebi hızlı büyüme döneminin arkasından gelen ekonomik durgunluk olarak gösterilmektedir. 9 TL olan dolar kuru yaklaşık %65’lik yükselişle 14,85 TL’ye çıkartılmıştı. İlk başlarda uygulama sonuç verecek gibi görünüyordu fakat o tarihlerde dünyada görülen petrol krizi ülkemizi derinden etkilemişti. İhracat gelirlerinin önemli bir kısmı petrol ithalatını karşılamak için kullanılmıştır.

10 Ağustos 1970 tarihli Milliyet gazete manşeti
Kaynak: milliyet.com.tr

10 Ağustos 1970 tarihinde yapılan devalüasyonun faydaları olmuştur fakat genel olarak arzulandığı gibi sonuçlanmamıştır. Yine aşağıdaki tablodan görüleceği üzere ithalat-ihracat farkı yani cari açık 1970 yılına gelene dek artmışken 1970 devalüasyonu sonrasında da artmaya devam etmiştir.  

Yılİhracat (Bin $)İthalat (Bin $)Fark (Bin $)*USD Kuru
1967522.334684.669-162.3359,00
1968496.419763.659-267.2409,00
1969536.834801.236-264.4039,00
1970588.476947.604-359.12814,85
1971676.6021.170.840-494.23914,00
1972884.9691.562.550-677.58114,00
19731.317.0832.086.216-769.13314,00
1967-1973 Yıllarındaki Türkiye’nin ithalat ve ihracat rakamları ve o tarihlerdeki dolar kuru
Kaynak: TÜİK
*Dış ticaret dengesi

1980 Devalüasyonu

27 Ocak 1980 Kararları neticesinde 1979 yılında 35 TL olan dolar o tarihte 89 liralara çıkartılmıştır. Artan hayat pahalılığı, enflasyon, kuyruklar, karaborsa, üretimin düşmesi vs. gibi birçok nedenle birlikte yine ithalatı düşürüp ihracatı artırmak amacıyla yapılan devalüasyon neticesinde 1980 yılında ihracat %28,7 artmış fakat ithalat %56 yükselmiştir. 1981 yılında ise ihracat %61,6 artarken ithalat da %12,9 artış göstermiştir.

10 Haziran 1980 Salı günü Hürriyet gazetesi manşeti
Kaynak: nadirkitap

Bu devalüasyonla birlikte faizler yükselmiş ve işsizlik artmıştır. Paranın değerini kaybetmesi sanayideki maliyeti artırıyordu. Aynı zamanda enflasyon da yükselmeye devam ediyordu. Fakat Çelebi’ye (2001) göre 1980 devalüasyonu önemli ölçüde başarılı olmuştur.

Not: Türkiye 1 Mayıs 1981 tarihinden itibaren günlük kur ayarlaması sistemine geçmiştir.

Yılİhracat (Bin $)İthalat (Bin $)Fark (Bin $)*USD Kuru
19782.288.1634.599.025-2.310.86225
19792.261.1955.069.432-2.808.23635
19802.910.1227.909.364-4.999.24289,28
19814.702.9348.933.374-4.230.439132,3
19825.745.9738.842.665-3.096.692184,9
1978-1982 Yıllarındaki Türkiye’nin ithalat ve ihracat rakamları ve o tarihlerdeki dolar kuru
Kaynak: TÜİK
*Dış ticaret dengesi

1995 Devalüasyonu

Bu dönemde dövize talep oldukça artmıştır. Merkez Bankası döviz rezervleri döviz talebini karşılamakta yetersiz kalmıştır. Ayrıca yükselen enflasyon neticesinde 5 Nisan 1994 tarihinde istikrar paketi açıklanırken dolar TL karşısında kısa sürede %38,9 değer kazanmıştır. Ek olarak, 1993 ortalaması 14 bin TL olan dolar kurunun 1994 yılındaki ortalaması 38 bin TL iken 1995 yılındaki ortalaması 59 Bin TL’dir.

Başbakan Tansu Çiller 5 Nisan 1994 kararlarını açıklarken
Kaynak: TRT

Neticede 1994 yılında yapılan bu uygulama neticesinde ihracat oldukça yükselmiştir ve ithalat düşmüştür. 1993 yılında 14 Milyar dolar olan cari açık 1994 yılında 5 Milyar dolara düşmüştür. Fakat 1995 yılındaki cari açık 14 Milyar dolarlara tekrar çıkmış ve 1996 yılında bu sayı 20 Milyar dolara çıkmıştır.

Yılİhracat (Bin $)İthalat (Bin $)Fark (Bin $)*USD Kuru
199315.345.06729.428.370-14.083.30314458,03
199418.105.87223.270.019-5.164.14738418
199521.637.04135.709.011-14.071.97059501
199623.224.46543.626.642-20.402.178106682
199726.261.07248.558.721-22.297.649203700
1993-1997 Yıllarındaki Türkiye’nin ithalat ve ihracat rakamları ve o tarihlerdeki dolar kuru
Kaynak: TÜİK
*Dış ticaret dengesi

2018 Devalüasyonu

Kitabi tanımı itibarıyla 2018 yılında gerçekleşenler her ne kadar devalüasyon olarak adlandırılmasa da o dönem isteyerek ya da istemeyerek Dolar/TL kuru uzun yıllar alışılmadık bir şekilde yükseliş yaşamıştı. 2017 yılını 3,79 seviyelerinde kapatan Dolar/TL kuru 2018 seçimleri sırasında 4,6 seviyelerindeydi (%20). Dönemin cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu kur filan, bunların hiçbirisi bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi, biz belirleyeceğiz. 24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” sözleriyle seçimi kazandığı takdirde doların düşeceğini beyan etmişti. Ayrıca, casusluk yaptığı suçlamasıyla yaklaşık 2 yıldır tutuklu bulunan ABD pastör Andrew Brunson’ın ev hapsi alınması sonrasında Brunson’ın serbest bırakılmaması halinde Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulanacağının belirtilmesiyle beraber 12 Ağustos 2018’de dolar 7 TL’yi geçmişti.

Rahip Brunson Davası
Kaynak: Strateji Düşünce Enstitüsü

Baskılar üzerine Brunson’ın serbest bırakılması üzerine Dolar/TL kurunda düşüşler meydana geldi. Fakat 2018 yılını Dolar/TL kuru 5.29 seviyesinde kapatmıştır (Bir önceki yıla göre %40).

2021 Devalüasyonu

2018 yılında yaşanan olaylara kitabi tanımı itibarıyla devalüasyon demenin doğru olmadığını belirtmiştik. Fakat TL’de yaşanan yüksek kayıpların neticesine devalüasyon denilecek olursa 2021 yılı sonlarına doğru yaşananlar tam da bu tanıma uymaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun süredir enflasyonun yükselmesine rağmen düşürülmeli dediği faiz kademe kademe düşürülmeye devam ediyordu. Covid-19 pandemisinin de etkisiyle iyice yükselişe geçen enflasyon neticesinde faizler bırakın yükseltilmeyi %19’lu seviyelerden %14’lere kadar düşürüldü.

Medyada dolaşan “Çin Modeli”ni uygulamaya çalıştığı iddia edilen hükümetin bilerek ve isteyerek doların yükselişine seyirci kalındığı belirtiliyordu. Öyle ki 2020 yılını 7.40 seviyelerinde kapatan Dolar/TL kuru 20 Aralık 2021 tarihinde 18.25’li seviyeleri bile görmüştü. Özellikle aralık ayında aşırı yükselen dolar karşısında ürünlerin fiyatları pahalanıyor, kimsenin buna ses çıkarmaması da oldukça eleştiriliyordu. TL’nin değersizleştirilip yabancı için Türkiye pazarının cazip hale gelmesinin amaçlandığı belirtiliyordu. Bunun neticesinde cari fazla verilmesi hedefleniyordu ve bunu uzun süre devam ettirip ihracatı arttırmak hedefleniyordu. Fakat fiyatların aşırı yükselmesi bir nevi yüksek enflasyona neden olacaktı ve ayrıca Dolar/TL kurunun da artık raydan çıkması neticesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan 21 Aralık 2021 akşamı Kur Korumalı Mevduat programını açıkladı ve Dolar/TL o günlerde 11’li seviyelere döndü. Fakat hiçbir zaman bir önceki yılın kapanışı olan 7-8 seviyelerine düşmedi.

21 Aralık 2021 Kabine Toplantısı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan Kur Korumalı Mevduat paketini açıklıyor.

2021 yılını 13.13 seviyelerinde kapatan Dolar/TL kuru Ağustıs 2022 tarihi itibarıyla 18’li seviyeleri tekrar geçti. Faizin yükselmesine karşı olan Erdoğan’ın KKM programını açıklaması sosyal medyada “Faize karşısınız fakat KKM ile dolaylı yoldan faiz artırmış olmuyor musunuz?” sorularını beraberinde getirdi. Neticede KKM’nin hazineye yükü ağır oldu ve olmaya da devam edecek gibi duruyor.

Kaynaklar
ALTINOK, S., & Çetinkaya, M. (2003). DEVALÜASYON VE TÜRKİYE’DE DEVALÜASYON UYGULAMALARI VE SONUÇLARI. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (9), 47-64.
Çelebi, E. (2001). TÜRKİYE’DE DEVALÜASYON UYGULAMALARI 1923-2000. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 2(1), 55-66.
Oran, B. (Ed.). (2001). Türk dış politikası: Kurtuluş Savaşından bugüne olgular, belgeler, yorumlar (Vol. 2). İletişim.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
Wikipedia

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir